“Ezan, Çan, Hazan” Belgeselini izledikten sonra
Antakya’ya vurulmuştum. O gün bu gündür aklımdaydı gitmek. Kısmet, Süreç
Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “Ortak Yarın : Hatay” toplantısı
vesilesiyle orada bulunmakmış.
Etnik, sosyal ve toplumsal olarak sorunlu alanlarda
düzenlediği toplantılarla farklı etnik, sosyal ve toplumsal kesimleri iki
günlük toplantılar çerçevesinde bir araya getirerek, bu kesimlerin basına
kapalı bir ortamda iletişim geliştirmelerini ve böylelikle grupların
kendilerine özgü sosyal, etnik ve toplumsal sıkıntılarını anlamalarına aracı
olmayı hedefleyen Süreç Araştırma Merkezi Antakya toplantısı özelinde de yine
aynı ilkeyi uyguladı.
16 Kasım’da İstanbul’dan hareket eden Süreç Araştırma
Merkezi’nin Çekirdek Ekibi’nde Ak Parti iktidarı vesilesiyle biri diğerini pek
sevmeye başlayan ve kaynaşıveren müslüman, kürtsever, Atatürksavar ve liberal
gazeteci ve aydın (!) tayfa vardı. Bir “Süreç Araştırma Merkezi” klasiği olan
bu grup yapılanması arasında olmaktan 2008 yılından bu yana bir an bile geri
durmayı düşünmememin nedeni, hem sloganları/kalıpları/ötekileştirmeleri kendi
zihnimde aşma gayesi hem de bir grup içinde “körler sağırlar birbirini ağırlar”
kıvamındaki tek sesliliği bireysel dahi olsa kırma arzusu yatmaktadır. Böylesi
temel iki gayeyi düstur edinmemiş olsaydım, Süreç Araştırma Merkezi’nin
Çekirdek Ekip Üyesi olarak 2008 yılından bu yana katıldığım her toplantıda sağ
ve sol tarafımda yer alan Çekirdek Ekip’ten ve Yerel Kanaat Önderlerinden
oluşan gruba baktıkça ve kültürel ve ideolojik formasyonumun tümüyle dışında
olan konuşmalarını dinledikçe ve fotoğraf karesinde yer alan “Onlar”ın arasında
“kendim”i gördükçe ruh ve akıl sağlığımı bu güne dek korumam mümkün olamazdı.
Süreç Araştırma Merkezi’nin zihnim için bir “laboratuvar”,
ruhum için ise bir “eğitim merkezi” olma özelliklerinden hareketle 17 Kasım
tarihli toplantıda yerimi aldım. Yerel katılımcı profili, bu güne dek
katıldığım tüm diğer toplantılardan daha ilginçti. İsrail’in Gazze saldırısı
sonrası toplantıya katılmakta sakınca görmeyen ve toplantı esnasında hiç bir
nahoş hal ve tavırla karşılaşmayan Antakya Musevi Cemaati Başkanı, Ermenilere
yapılan zulüm ve uygulanan ötekileştirme politikalarını açık yüreklilikle
anlatan Ermeni Cemaati lideri, Antakya Kürt ve Arap Alevilerinin nasıl bir
parça da olsa üvey evlat muamelesi gördüğünü serzenişli bir dille anlatan Dede,
Ermeni, Arap, Alevi, Hristiyan ve Sünni mahallelerin çoktan beri ayrı
olmasından dem vurarak aslında bu birlikteliğin “sözde” olduğunu ifade eden pek
çok sivil toplum önderi, yıllardır sulh ve hoşgörü çerçevesinde yaşamayı nasıl
başardıklarını anlatan Ortodoks Cemaati Temsilcisi, pek çok yerel dini lider ve
iki etnik ve kültürel uç : Samandağı ve Yayladağı Belediye Başkanları ve daha
pek çokları.
Yanlışlıkla (!) davet edilmiş olduğum 2006 tarihli Abant
Platformu Orta Doğu Toplantısından sonra şahit olduğum en mozaik topluluktu
Antakya’daki bu yerel katılımcılar benim için, Abant katılımcılarından bir
farkla, orada bir diğerine tahammülsüzlük hem ifadelere hem de tavırlara
yansımıştı, Antakya toplantısında ise bu yoktu.
Bu ortamı sağlamak da Süreç Araştırma Merkezi’nin hüneri.
Bu hünerden hisse almak ise tüm etnik, kültürel, sosyal ötekileştirmeleri
Mustafa Kemal Devrimine, Tek Parti iktidarına, Devleti merkeze koyan siyasal
algılamaya, liberal olmayan ideolojilere, askerlere mal eden bencil nefislere;
kendinden farklı olanı ötekileştiren, yabancı sayan ve hatta dışlayan vicdan
yoksunu insan evladının hoyrat tavrına; Mustafa Kemal’e, askerlere, sağ
siyasete olan tüm nefretlerini kürtlerin mevcut mağduriyetlerinin, Alevilerin
dışlanmışlıklarının, mütedeyyinlerin ezilmişliklerinin faturası sayarak kusan
tüm toplumsal kesimlere düşmektedir.
Kürtlere kaka yedirilirken vicdan sahipleri nerelerdeydi,
askerler iktidardayken kalem erbabları-TV Zagorları nerelerdeydi, azınlıklar
ibadetlerini dahi sakınarak yaparken libareller nerelerdeydi, Aleviler cayır
cayır yanerken mütedeyyinler nerelerdeydi ve zamanında ötekileştiren şimdilerde ötekileştirilince ve sitem dışı bırakılınca sadece kendini
aydınlatan bencil, menfaatçi aydınlar neredeler, mütedeyyinler neredeler,
Kürtler neredeler, liberaller neredeler,
insan hakları savunucuları neredeler? !!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder