27 Mart 2012 Salı

Ramazan Günahları, Sözde Mütedeyyinler ve Bir Başka Dindarlık…

Gamze Güngörmüş Kona
Azami süratle onlarca kulun emeğini sömürmeyeceksin, hakkına tecavüz etmeyeceksin, çalıp-çırpmayacaksın, elalemin karısına kızına sarkmayacaksın,
Halk sıradan çay bahçelerinde 1 bardak çayı 5 kuruşa içerken sen kapattığın en güzel arazilerin içine kondurduğun süper lüks orduevlerinde seninkilere çayı 1 kuruşa içirmeyeceksin, millet kokuşmuş pansiyon-otel odalarına geceliğine 5 kuruş öderken sen süper lüks odaları seninkilere 1 kuruşa vermeyeceksin, ben mahallele berberinde 5 kuruşa saçımı kestirir-boyatırken sen o seninkilerin hanımlarının saçlarını 1 kuruşa hallettirmeyeceksin ve sen seninkilere yaşamı bu denli ucuza getirdiğin halde ben 20 sene sonra emekli olduğumda 1 kuruş alırken seninkiler 5 kuruş emekli ikramiyesi ve aylığı almayacak,
Yediğini içtiğini bedavaya getirebilmek için, yaptığın “lezzet şehvetleri” türündün asortik programların pazarlama gücüne dayanarak, daha çatal ağzına ulaşmadan “aman buralara geldiğinizde mutlaka buraya uğrayın, bu limonlu kabaktan(!) tatmadan geçmeyin” demeyeceksin,
Garibanın yanına zor katık bulduğu ekmeğin gramajınla oynamayacaksın,
Peynire, kaşara, sucuğa, salama, bebe mamasına olmayacak şeyler koymayacaksın,
O egosu şişik köşelerinizden, daha daha bedavadan kalmak için bilmem kaç çeşit otelin teşrifatçılığını yapmayacaksın, sadece gazetecilik yapacaksın,
Uyduruktan bahanelerle rapor alıp, kaytararak işinden çalmayacaksın,
Haksızca kendini yeşil karta bağlatıp benim, anamın, babamın vergilerini sömürmeyeceksin,
Deprem evlerinde popo büyüterek, aldığın evi kiraya verip, bilmem kaç para haksız kazanç sağlamayacaksın,
Tonlarca para kazanıp vergi fukarası olmayacaksın,
Sigortasız çalıştırdığın garibanın hakkını yemeyeceksin,
Devasa fabrikanın dumanını-atığını elalemin ortasına salmayacaksın,
Devasa avantalar aldığın ilaç firmalarının ilaçlarını hastalarına peşkeş çekip, ölümlerine neden olmayacaksın,
Muayenehanene abone ettiğin hastalarına ayrı bir ayar çekmeyeceksin,
Bir yaptığın kaldırımı, bir döktüğün asfaltı müteahhit arkadaşların defalarca kazansın diye 10 kere 100 kere söktürüp yeniden yaptırmayacaksın,
Canım dereleri kurutana kadar bilmem kaç yüz bin dolara satacağın evlerin inşaat molozlarını üç kuruş para vermemek için kenar kuytuya döktürmeyeceksin,
Çimentodan, demirden çala çala beşik sallantısında insanların tepelerine binaları yıktırmayacaksın,
“zaten bunlarda para gani” diye bir küçük suyu 1 kg. tavuk parasına satmayacaksın,
Allahın evinde secdeye verdiğinde başını ayaklarının kokusu arkanda oturanın hayatına kastetmeyecek,
Milletin rızkını gasp ederek eline, dedikodu yaparak diline, elin karısına, bacısına, kızına sarkarak beline hakim olmamazlık etmeyeceksin,
Cehaletinle elalemin arabasının üstüne uçup, canını almayacaksın,
Milyon dolarlık ihalelerden avanta almayacaksın,
İş takibinden kendini maaşa bağlamayacaksın,
Bir ensesi kalının hiçbir zaman hiçbir şey danışmadığı danışman ordusu mensubu olup, beleşten bankamatiğe bağlamayacaksın kendini,
Nemalanmak için kimsenin goygoyculuğunu yapmayacaksın,
Yaz sıcağında hayvancıkların hararetini kessin diye bir avuç vicdan sahibi tarafından konan su kabını serseriliğinden bir tekmeyle savurmayacaksın, kuyruklarını-kulaklarını ezikliğini bastırmak için kesmeyeceksin, popolarına ipli teneke bağlayıp adi eğlence mezen yapmayacaksın,
Kallavi koltuğundan emekli olduktan sonra sana iş bağlatmak içinbilmem kaç bin dolara şirketinde “yönetim kurulu üyeliği” payesi veren boynu katmanlıların uşaklığını yapmayacaksın,
Bir arabaya, bir eve, bir yemeğe, bir çaputa tonlarca para yatırmayacaksın, o tatminsiz-sefil egonu palazlamak için,
O bilmem kaç katlı villanı metrelerce yükseklikte duvarlarla çevirmeyeceksin, hiç duymadığın, duyduğunda da kendin gibi bir ağababası zannedeceğin Bismarck’ın “….sadece sosis imalatı ve siyaset seffaf yapılmaz…” deyişini kafana kazıyarak,
Hiçbir kula kulluk etmeyeceksin,
Sesin namussuzlardan hep daha gür çıkacak,
Haksızlıkları kim yapıyor olursa olsun hep haykıracaksın, üç maymunu oynamak yerine,
Ve her Cuma ve her Ramazan tüm günahlarından sıyrılabilmek için 5 namaz, 30 oruç, bir zekata can atmayacaksın.
Diyeceksin “sen necisin, tertemiz misin?!”
Ben de sana son söz olarak diyeceğim ki :
Hep ve sadece vicdanının sesini dinleyeceksin, hem kimselere sesini duyuramadığın o en boktan, o en kimsesiz, o en çaresiz, o en dibe vurmuş anlarında; hem de o en güçlü, o en kalabalık, o en hükmeden ve o en herkesin ağzından çıkacak tek kelime için yarenlik ettiği anlarında dahi. Tüm bu en güçlü ve en güçsüz anlarında tek sığındığın vicdanının ve Yaradanın olmalı. Bu en güçsüz anında senin sesini içten içe duyacağından ve kimseler yanında olmasa da bu ikisinin hep senin yanında olacağından zerre kadar şüphe duymayarak ve bu en güçlü anında yine bu ikisinin seni insan yapan değerlerden alıkoymasına izin vermeyeceğinden emin olarak. Ve böylesi bir dindarlıkla da gerçek inanan olunabileceğine kanaat getirerek…      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder